İnternet sektöründe rastladığımız iş modellerini şöyle özetleyebiliriz: Reklam, E-ticaret, Software as a Service (SaaS), Peer-to-peer – P2P (Kişiler arası), Ödeme Sistemleri, Veri (Data) Satışı, Mobil Uygulama, Oyun, Açık Kaynak (Open Source), Abonelik ve Üyelik (Subscriptions and Memberships), İstediğin Kadar Öde (Pay What You Want), Paylaşım Ekonomisi (Sharing Economy), Lisanslama, Pazaryeri (Marketplace), Talebe Dayalı Servisler (On Demand), Tüketiciye Doğrudan Satış (Direct to consumer – DTC), Kürasyon Kutular (Curated Boxes), Kitle kaynak envanteri (Crowdsourced inventory). Bu iş modellerinin kısaca tanımını, örnekleriyle birlikte aşağıda bulabilirsiniz.
Reklam: Bir içerik veya hizmet sunan websitesinin içinde reklam gösterilmesidir. Sunulan içerik veya hizmet ücretli veya ücretsiz olabilir, websitesine alınan reklam temel gelir kalemini veya gelir kalemlerinden birini oluşturur. Bu iş modelinin en bilinen örneği Google’dır. Kullanıcılara arama motoru ücretsiz sunuluyor ve gösterilen sonuçlar arasında ücretli reklamlar da yer alıyor.
E-ticaret: Bir ürün ya da hizmetin çeşitli ödeme yöntemleriyle bir internet sitesi üzerinden alınıp satılmasıdır. Dünyadaki en büyük e-ticaret şirketi Amazon’dur.
SaaS: Software as a Service ya da Hizmet Olarak Yazılım, kullanıcılara bulut tabanlı uygulamalar sunar ve bunları internet üzerinden kullanmasını sağlar. Fiyat olarak aylık/yıllık sabit fiyat, ya da kullandıkça öde gibi seçenekler sunulabilir. Salesforce.com, şirketlerin satış ekiplerini ve müşteri bilgilerini yönetmek için kullandığı bir SaaS şirketidir. Benzer şekilde Zendesk de şirketlerinin müşteri hizmetlerini yönetmek için kullandıkları bir SaaS üründür.
Peer-to-peer – P2P (Kişiler arası) : P2P iş modeli 2 kişinin, üçüncü bir aracı ya da bir şirket olmadan mal veya hizmet alım satımı yapmasına imkan sağlar. Örnek olarak Airbnb, Uber ve Upwork verilebilir. Bu platformlar kullanıcıların birbirlerine mal ve hizmet alıp satmalarını sağlar ve karşılığında bir komisyon alır.
Ödeme Sistemleri: Bu iş modelinde banka ile kullanıcı arasında yer alan dijital ödeme hizmeti şirketleri, kullanıcıların dijital olarak para alıp göndermesini sağlar ve işlem başına bir ücret alır. Örnek olarak PayPal ve Stripe’ı verebiliriz.
Veri (Data) Satışı: Online dünyada büyük verinin takip edilebilir olmasıyla birlikte artık şirketler stratejik ve yönetim kararlarını verirken big data’yı daha çok kullanma ihtiyacı duyuyorlar. Data’ya dayalı iş modelleri de, burdan yola çıkarak müşterilerine büyük veriyi toplama, saklama, organize etme ve anlamlı sonuçlar çıkarma noktasında çeşitli çözümler sunuyorlar. Örneğin Oracle Blukai Data Management Platform (DMP) ile şirketlere bulut tabanlı büyük veri platformu sunarak onların müşteri hedef kitlesine yönelik etkin ve verimli pazarlama kampanyaları oluşturmalarını sağlıyor. Data ile ilgili iş modelleri bununla sınırlı değil. Örneğin pazar araştırması veya data analizi ısmarlayıp satın alabileceğiniz çeşitli global platformlar da mevcut.
Mobil Uygulama: Akıllı telefonların kullanımının artmasıyla birlikte mobil uygulamalar hayatımızın vazgeçilmezleri arasına girdi. Mobil uygulamalar oldukça geniş kapsamlı, mesajlaşma uygulamasından, oyuna, gazetenin mobil uygulamasından, pazar yerine birçok iş modelinin mobil boyutu var artık. Bu alanda iki ana gelir modeli var, aylık sabit ücret veya reklam geliri.
Oyun (Gaming): Oyun türlerini Konsol, PC ve Mobil olarak tanımlayabiliriz. Bu iş modelinde en önemli konu kullanıcı bağlılığını sağlamaktır. Oyununuzu oynamaları için kullanıcı almanız gerekir ve bunun da belli bir maliyeti vardır. Oyununuzu kullananları kaybetmemek ve mümkün olduğunca uzun süre elinizde tutmak en başta gelen amaçtır. Gelir modeli olarak tek ödemeyle satın alma, aylık ücret ödeme ya da reklam geliri olabilir. Ayrıca oyunun içinde ekstra ücretli bir takım özellikler de bulunabilir. Global oyun şirketlerine örnek olarak Zynga, World of Warcraft, Xbox’ı verebiliriz.
Açık Kaynak (Open Source): Açık Kaynak yazılımı kaynak kodlarıyla birlikte herkesin ulaşabileceği, değiştirebileceği ve geliştirebileceği yazılımlardır. Örneğin WordPress’in kaynak kodu açıktır, kullanılması ve değiştirilmesi için bir kısıtlama yoktur, ve ücretsizdir. Bu tip iş modellerinde üst bazı özellikler ücretlendirilerek ya da destek ve danışmanlık gibi esas ürün haricindeki yan destekler ücretlendirilerek gelir elde edilebilir.
Abonelik ve Üyelik: Bu iş modelinde kullanıcı bir ürüne veya hizmete ulaşmak için aylık veya yıllık sabit bir ücret öder. Internet hayatımıza girmeden önce hayatımızda dergi veya gazete aboneliği vardı. Şimdilerde ise farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Örneğin Spotify, Netflix gibi ürünleri aylık bir ücret karşılığı kullanıyoruz. Bu iş modelinde verilen hizmetin bir kısmı ücretsiz sunulup, VIP ya da premium adı altında daha üst ürün özelliklerine erişilmesini sağlayan modeller de mevcut.
İstediğin kadar öde (Pay what you want): Bu iş modelinde sunduğunuz ürün ya da hizmetin fiyatını müşteri belirler. Alıcılar ürün veya hizmete sıfır da dahil olmak üzere istedikleri kadar ödeyebilirler. Bazı durumlarda minimum bir fiyat belirlenir veya tavsiye edilen bir fiyat sunulabilir. Ürünü ücretsiz olarak dağıtmadan bir pazara giriş yapmak, ya da müşterinin ödemek istediği fiyatı anlamak için faydalı, ilginç bir pazarlama stratejisidir. Buradaki önemli nokta, satışların artmasının ekstra bir maliyete yol açmamasıdır. Yani ürünü satın alan kişi sayısı arttıkça, bu ekstra bir maliyet getirmiyorsa, bu iş modeli kullanılabilir. Başka bir önemli nokta da müşteri hedef kitlenizin ürüne para vermeye eğilimli olmasıdır. Bu iş modeline örnek olarak Radiohead’in In Rainbows albümünü verebiliriz. Kendi websitelerinden satışa çıkardıkları albümü dinleyicilerin istedikleri kadar ödeyip hatta bedavaya bile indirmelerine izin vermişlerdi. Bu strateji ile daha önceki albümlerinden daha yüksek bir hasılat elde ettiler.
Paylaşım Ekonomisi (Sharing Economy): İnsanların sahip oldukları ve sürekli kullanmadıkları varlıklarını paraya dönüştürmek ve aynı varlıklara ihtiyacı olanlarla buluşturmak üzerine kurulmuş bir iş modelidir. En bilinen örnekler Airbnb ve Uber’dir. Airbnb’de evinizin kullanmadığınız bir odasını kiralayabilirsiniz, ya da Uber vasıtasıyla arabanız ile para kazanabilirsiniz. Bu modelin satın alıcılar için faydası da otel ya da taksi yerine daha uygun fiyata aynı hizmeti alabilmeleridir. Bu iş modelini sunan şirketler aynı zamanda insanların sahip oldukları varlıklarla ek gelir elde etmesini sağlar, kısacası bir win-win ortamı oluşur. Paylaşım ekonomisi ilk başta kulağa çılgınca gelebilir ve bu yüzden de genç jenerasyonda daha iyi çalışır. Paylaşım ekonomisindeki en ktirik nokta ise ülkeden ülkeye değişen regülasyonların işi nasıl etkileyeceğidir. Bu alanda bir iş kurmadan önce yasal mevzuatı çok iyi araştırmak gerekir.
Lisanslama: Lisanslama bir ürün ya da içeriğin kullanım miktarına, gelir paylaşım esasına ya da sabit bir ücret karşılığında başka bir şirket tarafından kullanılmasıdır. Örneğin Uber, sunduğu hizmeti verebilmek için Google Maps yazılımının haklarını lisansladı. Harita yazılımını Uber de yapabilirdi, ancak hem ana iş kolu bu değildi, hem de lisanslama çok daha hesaplı oluyordu. Lisanslama da Google’a ek gelir getirmişti.
Pazaryeri (Marketplace): Alıcılarla satıcıların bir araya getiren platformlardır. Globaldeki ilk ve en büyük pazaryeri şirketi Ebay’dir. Satıcılar platformda sanal mağaza açar ve ürünlerini buraya koyarlar. Alıcılar ise aynı anda birçok satıcı ve ürünü bir arada görüp bir seçim yaparlar. Pazaryeri iş modeli her iki tarafa da kolaylık sağlar. Satıcılar kalsik anlamda pazarlama eforu harcamadan yeni bir müşteri kitlesine ulaşmış olur. Alıcılar da pazar yerindeki satıcıları tek tek gezmektense tek bir platformda görmüş olurlar.
Talebe dayalı Servisler (On demand): Mevcut bir iş koluna hız ve kolaylık eklenerek iyileştirilmesini amaçlayan iş modelidir. Günümüzde herkes akıllı telefon sahibi ve ihtiyaç duyduğu ürün ve hizmetlere en hızlı bir şekilde ulaşmak istiyor. Mobil uygulama sayesinde hızlıca almak istediğiniz ürünü ve hizmeti ısmarlamanız mümkün. Bu iş modelinin en sık rastlanan şekilleri yemek ve taksi siparişi. Hatta her iki alanda da varlık gösteren Uber ve Ubereats’i global anlamda örnek gösterebiliriz.
Tüketiciye Doğrudan Satış (Direct to consumer):Toptancı ve perakendeci gibi aracıları aradan çıkararak, ürünün üreticiden son tüketiciye doğrudan satılmasıdır. Bu modelde üretici, üretim, pazarlama, satış ve nakliye süreçlerinin hepsini kendi yönetir. Aradaki aracılar ortadan kalktığı için tüketici aynı kalitedeki ürünü uygun fiyata almış olur, üretici de karını aracılarla paylaşmamış olur. Bu iş modeli küçük ebatta ama fiyatı yüksek ürünler için iyi çalışır. Örneğin Dell, bir üretici olarak kendi websitesinden kendi ürünlerini son kullanıcıya daha uygun fiyata satıyor.
Kürasyon Kutular (Curated Boxes): Aylık abonelik karşılığında bir kutu içinde farklı ürünlerin müşteriye gönderilmesidir. Kısacası abonelerinize yönelik için alışveriş yapmak, farklı ürünleri ve markaları bir araya getirerek kürasyon oluşturmak ve bunu bir paket halinde satmaktır. Globalde en güzel örnek olarak kozmetik ürünlerin tester’larını biraraya getirip müşterilerine yollayan Birchbox’ı verebiliriz. Birchbox’ın kadın aboneleri bu testerları kullandıktan sonra beğendiği ürünleri de satın alabiliyor. Bu iş modeli hızlı tüketilebilecek ürünlerde daha iyi çalışır. Naturebox da yemek alanındaki kürasyon kutu modelini uygulayan şirketlerden biridir.
Kitle Kaynak Envanteri (Crowdsourced Inventory): Kullanıcılar satın almak istedikleri ürünü kendileri design eder, sonrasında talep edilen ürünler üretilir. Böylece üretici talep olmayan ürünü üreterek vakit kaybetmemiş olur. Örneğin Teespring ile kullanıcılar tişört tasarlıyor ve tasarlanan ürünler oylanıyor. Sadece minimum ön siparişe ulaşan ürünler üretiliyor ve müşterilere satılıyor.